Ana sayfa
Kullanıcı Adı: Şifre:    Üye Ol   |   Şifremi Unuttum
Müzisyenler Odası
Ressamlar Odası
Fotoğrafçılar Odası
Yönetmenler Odası
Ana Sayfa > Şairler > Cengizhan Konuş > Sensizliğin 200. Günü
 Sensizliğin 200. Günü
‘’ Aşkı olan arı namusu neyler’’*

Alın gökyüzünün, can cananın, kalp sahibinindir. Aşk lâ-mekândır. Ayakların baş olduğu bu dünyada öyküye sondan başlamak abes değildir.

Tren raylarının gürültüsüne karışan mızıka sesini duyuyor musun? Gülme. Gururun akşamüstünden çıkagelmiş bir ayrılıktan kalmışçasına noksan. Boşuna bekleme. Kendini alıp götürdüyse kalp, dönüşün kastına seyrek düşüyor adımlar. Menzil uzak. Sensizlik çocukluğumun sonu gibi. Olmayansın. Olabildiğinde varlık hatrına yok olursun. Oysa iki yokluk bir içindir bilmiyor musun?

Bir zamanlar durgun suların okşayıcısı ellerin vardı düş pervazlarında. Henüz yaşayan ellerin… Bahar dalıydı, gül fidanıydı, çöl gecesiydi. Yani güzelin kaşlarını yanmaya sebep diyerek yemin etmesiydi ya da öyle bir şeydi işte. Kaldır dokunuşunu tenimin üryanlığından. Uzaklığın taşınmıyor bu kalp yetmezliğiyle. O sevişmeden sonradır tenime gökyüzünü yaklaştırmayışım. O sevişmeden öncedir yağmuru mananın kırkında hayıflanarak okuyamayışım. Yüreğimde gözyaşının izini sürmek neden delilik alameti olsun ki!

Sana doğru çıkılan seferlerden yorgun argın gözyaşımı bırakıp döndüm. Yâr dedim, yarama sarıldın, kanıma dokundun, içimi yokladın. Çekil git ne olur. Kalbinden ve gözlerinden başka bir yokluk tanısam ben giderdim. Çık git, duvarlarında buzul çağından kalma ıslaklığın nemini taşıyan ev yangını içimden. Dökülmeden sus. Yarım bıraktığın her cümleden sonra ben başladım ki kan mühürlü dudaklarında cümle olayım diye. Ağza alınmayacak sessizlikleri yatıştırırken fark ettim; ben başkalarının acılarını savurarak sıcaklığına el kalan yakınlıkların özsuyunu kurutandım. Anımsamadan korkuyla kederi ve bilmeden güller arasında kül yığını olduğumu, güldüm. Kanıyordu masalın son noktası. Denizkızı ihanetten ölmüş yüzünde karanfiller kurutuyordu. Cılız ışıklı lambalar altında gölgem bedenime uçurumdu. Yokluğun ne kadar da sen sevdiğim! Bir veda yeterdi aklımı almaya. Besleme duyguların çığırtkanlığına aldanarak gittim. Ne çok aklım varmış, evvel seni kaybettim. Kıyametim iyilik perim. Recmedildim yüzün belirirken su yüzünde. Ayrılık bir fahişenin yatağı yorganı öylece bırakıp gitmesi gibiymiş.

Neyin vesikasıydı çehremdeki keder? Niye okuman yasaklanan kangren güncemdeki gelip gelip gitmeler?

Dilini kalbime gömüp mahkûm cümlelerin izini sürerken tren homurtulu gecelerde, senden gizlice gözlerine dalarak kendimi kaç defa güzelleştirdiğimi nereden bileceksin? Gözlerin rüzgârdı, acıydı, aşktı, yok olmaya sebepti yani sır gibi sakladığım günahtı. Seni öperken saçlarını okşamak sırattan geçmek gibiydi. Şimdi su yeşili ağrıdır terk edilmeler. Gülüşünden azade gülüşündeyim. Yanağımdan söz üzere süzülürken seni zikretmeyen yaşlarıma yazıklar olsun. Hevesim hevesini almadan ve kandilin kanını emmeden canımın mum ipliği, izin ver yüzüne doyasıya bakmaktan öleyim.

Küfrüyle müsemma ismi hazan. Tövbe ordusu kılıçlarken şehrimin aynasını avazımdan bıkıp ‘inkâr edilemeyen, ahit bozduran güzel’ diyecek kadar sevdim seni. Hiç gitmemişsin gibi ama en çok gitmişsin gibi özledim. Bütün terk edilişlerin ibresi aşktan yana olunca gözümün önünde ağlayabilmenin telaşını duydum. Rüyam, şah merana denk düştün ve hiç yakışmadın aslına. Sol omzunu öperkenki kokun düğüm atar ezelime ve ebedime.

Seni ruhundan tanırdı rüzgârlı yaralarım. Sende susacak kadar kalmadım ama beni yakacak kadar aşktın. Gitmene aldırmıyorum çünkü yokluğun esaslı bir rivayetten ibaret. Beni yazmanı bekledim ve beklerken tövbeye meyilli her cümlenin öncesini yazdım. Öncenin öncesi de, sonranın sonrası da, aynanın içimi tanıyamaması da seni sevmenin yangına düş üstü yürümekten geçtiğini bilmelere aitmiş. Bilmesen bile Harem’in kıyısında saçlarını rüzgârlara sattığımı ihbar ettin ellerimi suçuma. Biz bizi terk edemeyecek kadar yabancı kalmışız birbirimize meğer. Hangi iki yabancı birbirini yanmak gibi aşk belledi ki?

Bir kadının hayalinden geçmek alışkanlıktı da kan kılıca değmeden cellât boynunu eğmedi Tanrım. Dokunulacak yanı kalmasada tenimin onarılmaz değilim. Zindanla saray arasındaki meydanlarda üşürken nehrin harfleri ve kumlarla tararken zülfünün ayrıcalığını aşka ‘tövbem’ dedim. Söz uzamadan susmalı mı niyet? Düşümü, gülüşümü hayra yor. Uyandır günümü uykularım boğulmadan. Tanrım! Israrla sustur beni.

Akşammış, sivri topuklu ayakkabı giyen kadınlar zamanı onarırken parfüm kokularıyla geçmişler sokağımdan. Dudakları yanmış ruj diye kanımı sürerken. Şarabın rengi kırmızı değilmiş bu kez. Geçecek halimin anlık yanılsamaları. Değişecek eylülün kaderi. Kitaplara yazılmayan unutulmayacak ki aşk unutulduğunda yaşanılasıdır. İhtilalin ihtimalini yazmadan yazıcı yol kenarında bıraktığım deniz gözlerinde esneyecek. Çekmecelerde biriktirdiğim hasretin ay karanlığa düşmeden ruhuma eğilecek. Yağmuru giyinmek; puslu bakışının ayetliğinde sen olmak ve karartılırken bütün deliller gülüşünü sonsuzluğumdan saklayamamak… Yaranı kırmızı bir pelerinle örtsen ne güzel olur ve sol ayak bileğinde papatya halkası tenle ruh gibi durur. Kimilerine göre küfürdür söylediklerim. Kimilerine göre ağırdır sustuklarım. Sahi ben kimim yüzünle?

Pamuklu şeker rüyasından uyanamayan kadından armağandır kalbimi başkasında avutmanın tercihsiz sahte sevinç gülücükleri. Dolunaydın, adının arasından geçen çaresizlikleri ayağa kaldırandın, beklenmeyendin. Gelmemeliydin.

İki kaşının ortasında üstüne ant verilen asırlardan kalma açıklanamaz nur. Güneşin elemini anla şimdi. Sen imanın aslısın –suretin yalan- bütün yaşayanlardan uzaksın, aslım.

*Yunus Emre


Telif Hakkı Koruma Sistemi
   Bu şiirin telif hakları Cengizhan Konuş' e aittir. Şair, telif hakkı koruma sistemi dahilinde bu şiirinin sadece izin alınarak paylaşılabilmesi izni vermiştir.
Şiir paylaşım izni almak için lütfen tıklayınız.


Not: Tüm şairlerimizin şiirleri, telif hakkı koruma sistemi dahilinde korunmaktadır. Başka sitelerde verilen Yayın Kodu Linkleri doğrudan sitemize gelmekte olup, yayınlanan sitede yayın izni verilip verilmediğini kontrol etmektedir. Yayın Kodu Linki bulunmayan şiirleri lütfen şairlerimize bildiriniz.


Cengizhan Konuş tarafından yazıldı.
25.3.2008 21:25 tarihinde eklendi.
1799 kere okundu.

 
 
Hakkımızda   |   Yardım   |   Hizmet Sözleşmesi   |   Bize Ulaşın   

Copyright ©2007-2024  AkliminOdalari.Net (AON). Her hakkı saklıdır.
Tüm eserlerin telif hakları sanatçıların kendilerine aittir.
Eserlerin izin alınmadan kopyalanması veya kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanuna göre suçtur.0,86 saniyede yüklendi.