Uzaktan kısık bir keman sesi geliyordu,
Nağmeleri teker teker gökyüzüne dağılıyordu,
Kalktım dayanamadım, bir kadeh içki daha koydum,
Ne zaman bir keman sesi duysam aklıma düşersin,
Şartlı bir tepki mi bu,
Yoksa kaybedilenlerin hatırına son kez yapılan,
Ve nedeni bilinmeyen bir kutsama töreni mi ?
Ben karar veremedim, acaba hangisi ?
Seni gördüğüm ilk günü hatırladın mı ?
Güzel bir bahar günüydü lakin,
Hava rüzgarlı ve fırtınalıydı,
Sebepsizce limanın önündeki taşta keman çalıyordum,
O zaman benim de sevimli nağmelerim vardı…
Benim de gülüşlerim, benim de umutlarım…
Derken aniden sende kaldı gözlerim,
Bakışlarına takıldı aklım…
Daha sonra her gün gelmeye başladın limana,
Tek dinleyicimdin sen benim,
İlk VIP seyircim…
Kadere bak ki, bir gece bu şehri terkettiğini,
Yine lanet olası kemanımı çalarken öğrendim…
Şimdi nerede olduğunu bilmiyorum,
Ancak keman çalmayı bıraktım,
Kayalıklarda un ufak ettim kemanı,
Hıçkırıklarla karışık bir güzel kırdım…
Uzaktan kısık bir keman sesi gelmeye devam ediyordu sevinçle,
Kalktım camı örttüm,
Ve bir daha eskiyi anmayacağıma söz verdim.
Ancak böyle sukut bulur kalbim,
Gidişini ancak böyle kaldırabilir yüreğim…
Ben, Adnan...