Nelerden vazgeçmedik ki biz,
Her seferinde aynısını dedik kendimize,
Sadece beş kelime,
Ölüm sessizliği kokan anlarda fırladı gitti,
Yüreğimizi dağladı belki de,
“Olsun.”
Olmasını istediğimiz bir dilek,
Hasretle beklediğimiz o an,
Ve olmadığını bildiğimiz halde,
Dudaklarımızdan dökülen inatçı,
Bir o kadar da anlamsız cümle,
“Olsun.”
Olmuyor işte, evirdik çevirdik,
Dilek tuttuk, taş sektirdik,
Hatta aşırıya kaçtık,
Hocalardan dua istedik,
Dua ettik, yakardık…
Lakin yine olmadı…
Vazgeçmek düştü yine gamlı gönüllere…
Olmadığını bildiğimiz bir dilek bizimkisi,
Tıpkı bir köre kırmızıyı anlatmak gibi,
Ne inada gerek, ne de bir başka şeye,
Gene de bekliyor insan,
O anlamsız beş harf ile,
“Olsun…”
Lakin eklemeyi unutmuyor gene insan,
“Hayırlısı neyse, o olsun…”