Anlam yüklü duyguların sessiz,
Bir o kadar da meraklı bir izleyicisiyim,
Her bir duygunun hatta ihtirasın,
Sonu gelmeyen akıl oyunlarının,
Ve her seferinde kendi ellerimde patlayan,
Beni sağır eden bombaların,
Kısaca hayat denilen bir oyunun,
Yaralı, sessiz ve sağır bir oyuncusuyum.
Oynamak gerçekten zor, yoruyor beni,
Düşüncelerin karanlığı beni boğuyor,
Bir martı yükseliyor göğe doğru,
Göğe doğru özgürce kanat çırpıyor,
Gidiyor uzaklara…
O kadar imreniyorum ki bazen martılara,
Hep istediğim lakin yapamadığım işleri yaparlar,
Kim istemez ki daraldıkça kanat çırparak uzaklaşmayı,
Kim istemez ki özgür olmayı, biraz kendi olmayı,
Bir martının yaptığını bile yapamıyorum,
Fazla mı karamsarım ?
Hayır, hayır bayan,
Doğruları söylemek karamsarlık değildir,
Sizin bakış açınızı ve duruşunuzu başkalarına gösterir,
Hayat aslında biraz da pandomim oyunu gibi,
Söze, kağıda, kaleme gerek yok her zaman,
Jest ve mimikte anlatır bazen her şeyi,
Yedi milyar insan, ve herkesin yüzünde bir maske,
Ne kadar garip, yedi milyar oyuncu,
Peki başrol kimde ?
Ve en çok merak ettiğim şu soruyu,
Yönetmenime soruyorum,
Benim oyunum ne zaman bitecek ?
Ne zaman bende kanat çırpıp göğe yükseleceğim,
Ilık bir Mart günü geldiğim şu yoldan,
Ne zaman göğe doğru gideceğim ?