http://www.youtube.com/watch?v=u4vIHd4O-Mg
Maviydi buralar.
Masmaviydi.
Hatta en maviydi.
Çok güzeldi gökyüzü.
En az martılar kadar.
Özgürlük kadar.
Sen kadar.
Yada.
Bana öyle gelirdi.
Ben hep yoksul bildim kendimi.
Yoksul yaşadım.
Fakir bildim yüreğimi.
Zindanlara kilitli yaşadım bazı kapılar arkasında şu yaşıma dek.
Geçmişin her türlü izi sakallarımda.
Saçlarımdaki aklarda artık.
Veyahut ziyadesiyle alnımdaki çizgilerde.
Yokluğunda anladım ben yetim kalmak nedir.
Yokluğunda anladım öksüzlüğü.
Yokluğun en büyük fakirlikmiş.
Yoksulluk yoksunluğundanmış.
Mahcup tebessümüm.
Ben en çok yokluğunda anladım , fakirlik ne demekmiş.
Küçük papatyalar taktım kollarıma.
En sevdiklerinden.
Bembeyaz ettim ortalığı.
Sokağınızdan geçtim önce.
Gözlerimle taradım her yanını.
Kimseciklerin olmadığından emin oldum önce.
Sonra gözlerimi kapatıp hakkaniyetle sarıldım hayaline.
Öyle sıkı sarıldım ki birisi gelse dahi bırakmazdım inan.
Görürlerse görsünler canım!
Ne olacaksa olsun.
Evinizin karşısına geçtim uzun bir müddet sonra.
Baktım uzun uzun çıkıp gülümsediğin pencerene.
Penceremize.
Bahçemize.
Ağaçlarımıza.
Oralar ikimizin olup çıkmıştı hani.
Sonra gözlerimi kapadım kimselerde gelmiyordu hem.
Baktım doya doya penceredeki hayaline.
Aman canım , görürlerse görsünler !
Ne olacaksa olsun.
Okulumuzun sıralarımızın vakti geldi üstüne.
Üstüne üstlük en güzel uykundan uyanmıştın sen.
Yokuşun başına bakan pencereden gözledim önce yolunu.
Kimsecikler gelmiyordu.
Hoş gelsede umrumda değildi.
Görürlerse görsünler !
Ne olacaksa olsun.
Sonra okulun bahçesine dadandım.
Pinekledim biraz.
Gelir misin , gelmez misin diye mukayese ettim kalbimdeki kalabalıkla.
Hoş onlar hep gelir dediler zihnimdekilere.
Ama zihnimdekiler arsız. Bir türlü vuramadım onları gemlere.
Sonra sıralarına dokundum.
Oturma ihtimalin olan bütün sıralara.
Adının yazılı olduğu o eski yoklama defterine.
E yok yazılmışsın sen çoktan ?
Gelmemişsin belkide hiç ?
Dedim ya.
Masmaviydi buralar.
Çok maviydi.
Çok güzeldi.
Belkide , yalnızca bana öyle gelmişti.